26 Nisan 2016 Salı

Kitap arasından çıkan not

Tarih bölümündeki kitaplardan birine (şu an hatırlayamıyorum kitabın ismini) istanbula okumaya gelmiş ve yalnızlık çektiği belli olan Pınar diye bi kız kendisini anlatarak çok güzel bi not yazmış, bu notu nasıl bulduğumu hatırlamıyorum. sanırım rafları düzeltirken kitabın arasında oluşan boşluk dikkatimi çekmişti. o notu ne mi yaptım? okudum, tekrar yerine geri koydum ve ilk işim kitap önerisi isteyen birine o kitabı satmaktı. satmıştım. hemen. 

30 Aralık 2015 Çarşamba

bir takım alıntılarım/5

ilk önce açıklama: annemden yemek tarifi alırken araba çarptıktan sonra, yolda elime telefonu alınca sürekli kuşku duymaya başladım... onun için hem ne yazacağımı hem de ulan araba geliyor mu acaba endişesiyle mail atmak bi tuhaf hissettiriyo ve bunu sen mail atmak için mail atıyormuşum gibi düşündün, kusura bakma, benim hatam.
ve...
bugün bi mesaj/mail/telefon aldım ve hayatım değişti demek istiyorsundur diye yazıyorum şuan sana.hayatını bir düzene sokmaya karar verdim, sana sormuyorum hırrım, şahsi hür irademle buna karar verdim ama şimdilik sadece karar verdim olsun :) mesela rakı sofrasında benim derdime yan istiyorum, yarasın ceylanıma... kalbimden kendi kalbini, kalbini kendine çekiyorsun (ne yarak kürek konuştum amk). utandırmak istiyorum lan seni, mesela yarın bir gün ölürsem geriye fotoğraflarımız kalsın diye fotoğraf çekilelim. noldu? utandırma beni mi diycen? yaşanması gereken her duygu iyi ya da kötü yaşanmalı, hiç olmadı insan olmak için... Eda, bana abayı yaksana be, benimle çekil, çekilecek o güzel fotoğrafları lütfen. benimle izle, izlenecek o güzel filmleri, benimle sevin, sevinilecek o güzel haberlere, benimle kur, kurulacak o güzel hayalleri, benimle gülümse, gülümsenecek o şeylere, benimle dinle, dinlenecek o güzel şarkıları, benimle geçir geçirilecek o kötü günleri... hadi be lütfen. laf arasında söylemeden edemeyeceğim ki bilirim laf arasında söylenen şeylere her zaman önem verirsin her şeyden, her olandan, her bitenden bi başka olucaksın, hayatıma giren her kadın adını bilecek. hayatını sikmek istiyorum ulan, darlamak istiyorum, rakı sofralarımın derdi ol yeter bana... gerçi sen bir insanın en sade haliyle sana gelişinin değerini bilmiyorsun ki, bil bil. karşında senden ne istediğini bilmeyen biri yok yavrum, sen niye bana eşşeğin sikini uzatmaya çalışıyosun? artık herkes ait olduğu boyuna girmesin mi yani? ulan sığır sonu hüsran olur diye beslediğin duyguları sonuna kadar yaşamaktan vazgeçiyorsun. benden korkup evlenmen için benden korkman lazım ya hani, illa gecenin bi vakti mi arayayım seni? ulan hiç mi canın sıkılmıyor buradayım sarılsana işte. illa kafandan tutup boynuma mı bastırayım. belki güneş değiliz ama biz de tutuluyoruz be amın oğlu...peki sen ne tür bi ilişki yaşamak istiyorsun sayın amına koduğum?
dipnot: şarapçının kışın gocüğüne sarıldığı gibi sarılacaktım sana gavat.

23 Aralık 2015 Çarşamba

bir takım alıntılarım/4

Ben bugün mutsuzluktan ölmezsem eğer azraile şirk koşarım bundan sonra. Hiç niye diye sorma arkadaş kelimeyle anlatılmıyor işte. Bu nasıl yalnızlık arkadaş "hazırlan hadi seni almaya geliyoruz" cümlesini özler mi insan, özledim ulan. Bu lafımı unutma, arkasından belki ya da keşke kelimelerinin kalmasını istemediğiniz kişileri kaybetmeyin ve sevin arkadaş epey çok sevin, biraz da çocukça sevin, "ben sevdiğim kızın hırkasını benim hırkamın altına koyuyom, kirlenmesin diye" diyecek kadar çocukça sevin. Neymiş efenim, kadına doyan adamın adamlığına doyulmazmış. Ben böyle gavatlık görmedim, kendinize gelin ulan. Hadi ben olamıyorum ama sen mutlu ol arkadaş. Mutlu olmaya çalış-ma. Ulan ben de hiçbir sike derman olamama hastalığına yakalandım doktorcum bu sebeple yapması gereken şeyleri sormadan yapan birini bulunca himayeme alıcam. Off dur arkadaş biraz da şurama doğru darlanayım, mutsuzum diye ağlamayın görüyorum hepiniz mutlusunuz orospu çocukları... Hem zaten manitanın olmaması daha iyi arkadaş, telefon şarjı 2 gün gidiyo :) ulan o kadar da güzel özlüyosunuz ki... ben kahroluyorum burda. Allam şu an, tam şu an. Sahilde güzel rakı sofrası, deniz uğultusu ve sevgiliyle geçirilecek güzel bir an olabilirdi ama yatakta dönüyorum! Bazılarınızın gece başını yastığa koyduğu zaman nasıl oluyor merak ediyorum. Sizi uyutmayan düşünceleriniz gerçekten uyumamanıza değiyor mu? Yani hakikaten benden daha mı dertli oluyorsunuz? Beni çok üzdüler, ben de aslanlar gibi üzülüyorum, öyle yani. Hem madem evlenmeyecektik neden "ben ölürsem üzülür müsün?" sorusunu sora sora beni darladın? Allah orospuluğuna zeval vermesin canım ya. Ee alışmış soğuk taşın üstüne yatmaya, biz minderimizi boşuna serdik. Değmedi. Her şeyi... Ama her şeyi zamanında yapmadığım, söylemediğim, belli etmediğim için mi böyle oldu? Sanırım evet! Zorlamaya gerek yok arkadaşlar. Harbi bi siken bi de bi siken yaranıyor. Özet: sikin. Ulan ben ameliyata girerken bile kimseye haber vermemiştim, işleri bölünmesin diye, siz benim gibi ponçiği nasıl üzebiliyonuz aq. Abi yeminle çok sevdik be... Özlemekten damarlarım kireçlendi. Belkilerin ve keşkelerin olmadığı hayat büyük lüks be kardeşim. Neyse yine çok uzattım. Beni soracak olursan iyidir iyi.

16 Aralık 2015 Çarşamba

bir takım alıntılarım/3

günaydın, yolunu ayrı yordamını ayrı siktiğimin dünyası, sanki ne varsa sabahta. pes mi desem yoksa maşallah mı bilemedim. yine yediğim keşkek siktiğim eşek şekli takılıyosunuz. rakı üstünden yaptığınız duygusallığı sikeyim ya, tanımasak inanırız güzel insanlar olduğunuza amına koyduğumun ruhsuzları. her şeye fazlasıyla sahipsiniz ama vicdan nedir bilmiyorsunuz, koca bir kayıp ve hakikaten ayıp. neyse ki sizin hasta olduklarınızı biz taburcu ettik ciğerim... yok yok sakinim içimde yük olan bir şeyi sizinle paylaştım, yumurtasından çıkmış civciv gibiyim, şu an çok çirkinim ama sonrasında çok güzelleşicem :) biraz da siz üzülün, ne yükselirsiniz ne alçalırsınız, üzülün. bi sen zekisin ya zaten, farkındayım oğlum yine annemin koynuna girip huzur levılımın yükselmesinin gerektiği eşikteyim. bak yine kötü oldum, cemreyi abisiyle öpüşürken gören kuzeyin elinden düşen çiçek gibiyim şu an. şu dürüstlüğün bile bi faydasını göremedim, hiçbir şeyin faydasını göremiyorum, ben neyin ekmeğini yiycem aq. sanki ben çok dürüstmüşüm gibi konuşuyorum bir de, her gün babannem, dövmelerimi görmesin diye yanında depresyon hırkasıyla geziyorum, garibim hastayım sanıp üzülüyo. bu benim için de geçerli kalp kırıyoruz, kırmayalım. çok serzendim bak artık evimin bahçesinde hamakta kitap okuyacağım bölüme geçelim, tabi ıslıksız olmaz, ıslık çalmadan yapamıyorum, ölüme giderken bile ıslık çalarım galiba. galiba mı kesin çalarım ulan rodrigo dan çalarım hem de. eee ölüme gidiyoruz arkadaş boru mu? ölüme de aç gidilmez şimdi, bir şey sorucam bana böyle ekmek arası domates, peynir bir de varsa kırmızı soğan. he yok mu? yaşattığını yaşarsın bak unutma, bu önemli ha... hamağım nerede yahu bırakın goy goyu, kitabımı da verin. o kitapta bitiyor be, öyle deme okuduğun kitabın bitmemesini isteyecek kadar çok sevmek ve son sayfasını okurken bitmesin diye gıdım gıdım okumak diye bir şey var, hem ne diye anlatıyorsam, derdini küçümseyen insanları hayatına sokmayacaksın. bugünlük bu kadar sitem de yeter herhalde. beni soracak olursan arkadaş iyidir iyi. herkese iyi geceler, seni istiyorum.

9 Aralık 2015 Çarşamba

bir takım alıntılarım/2

Aniden gelen "keşke" kelimesi gibiyim şuan. Nasıl böyle oldu, kim bu hale getirdi bilmiyorum afedersin ama ne yarağım bir güruhtur bu... Ben ki belki parası yoktur istediğimde veremez bir de içine dert olur diye babamdan para istemeyen naif biriyim, keza kendi paranı kazanmak kadar güzel bir şey yok ayrı ama bu duruma canım çok sıkkın ve sebep olanların da amına koyayım. Oturtup karşıma bu adamlarla dertleşir gibi yapıp sormak istiyorum; mesela neden bu kadar orospu çocuğusun, seni buna iten ne anlat sen ben dinliyorum, diye itin götüne sokmak istiyorum. Yapmıyorum tabi yine bende kalan adamlık. Gerçi bu durum yıktıklarımın üzerine inşa yapmak oluyor, yapmamalıyım ama değiştirmek bana mı kaldı canım sende. Yalnız kalmışlık bu farkındayım, soruyorlar bazen hayatına niye insan sokmuyorsun diye. Soksak nolacak hırrım, neden durduk yere üzülüp dertleneyim, benim kadro tamam hoca, bilirsin sen :) hem yaşattığını yaşamadan ölmezmiş yaşatan, bunu bile bile zalimlik yapmakta çelişkili bir durum tabi. Off düşündüm de bir an, herkesin mutluluktan öldüğü ama senin mutsuzluktan söktüğün ciğerinle baş başa kaldığın o an varya... Eyvahlar olsun. Ulan hakikaten mutsuzum be, yine aklına geliyor insan olanın ne olursa olsun seviyorsun nihayetinde, fakat başarı bende gönül işlerinde yanlış kişilere çatmakta dünya markasıyım vesselam. Keşke kitap aralarında kuruttuğumuz güller gibi, güzel geçen anılarımızı da kitap arasında kurutabilseydik ne iyi olurdu (unutturma bununla ilgili bir fotoğraf yollayacağım). E tabi çocukça düşünceler ama hoşlandığım kız annesinden izin alıp mahalleye gelene kadar kaldırıma süner beklerdim, bunları düşününce de çocukluk güzeldi be. Büyüdüğümü hissettim şuan ve ne yazık ki halet-i ruhiyem bok gibi bok. Sikerim böyle hayatı ben balıkla yoğurt yiycem, ölür müyüm acaba? Ohh neyse ki çokta büyümemişim he :) çok uzattım neyse, bir zamanlar çocukluğumun radyo programı matrax tan alıntıyla kapatayım bu maili; "her sözümüz dudaklarda gülüş oldu, dönmek ihtimali yok artık, o gülüşler düş oldu" baş baş... Beni soracak olursan arkadaş, iyidir iyi.

5 Aralık 2015 Cumartesi

bir takım alıntılarım

Kim mi? Aman ne gerek var şimdi tanışmaya, konu tanımak falan değil hem ne o öyle yeni insanlar tanımak falan... Biraz sıkkınım hani terler ya yıkılmadım ama tökezliyorum diye heh tam olarak o. Ya böyle ne sonumuz var, ne bir umut, ne yarınım var, yarınsızım yani anla. Başta çok güveniyorum, korkma ben varın diyorum ama afedersin anasını siktiklerim el veriyoruz, kolu kapıyorlar. En son çok mu üşüdün, gel canımı yakalım ısın diyecek raddeye geldim, çaresizim. Lan mutsuzum ya, yılan olsa sarılır, yalan olsa inanırdım be. Bir Ankara polisiyesinde diyor ya Harun "seviyorum merkez" diye haykırıyor ya. Telsizini ödünç versene Harun diyesim var. Sana bir sır vereyim mi arkadaş? İnsan dayanabiliyormuş. Çok tuhaf onca belirliliğin içinde barınan belirsizlik gibi ama inan dayanıyorum. Lan yok valla çok mutsuzum arkadaş. Bak planlıyım ama mutlu olunca (ki mutluysam sevgilim de vardır demek) kuzguncuğa gidicem, daha önce hiç gitmedim merak ediyorum. Duydum bi sokak varmış orda, mutluluğumla orda kahve içicez. Kahve sevmeyişime rağmen :) işte o gün bu ülkede ilk defa mutlu haberlere uyanacağım, inanıyorum. Velhasıl kelam bakma böyle dediğime, yine afedersin arkadaş ama tertemiz sikecekler bizi.

18 Kasım 2015 Çarşamba

Atakan

Bugün Atakan'ı gördüm, kardeşimden belki 1 yaş büyük belki 2 yaş küçüktür hiç bilmiyorum. Bundan 12 13 sene önce mahalledeyiz yine oyunlar oynuyoruz. Mutluyuz, ama çok mutluyuz. Sonra bi ses duyduk. Bizim yan apartmandan tek el bi ateş sesi. Atakan'ların apartmanından yani. Atakan bizimle, babası yatak odasında kafasına tek kurşun sıkarak intihar ediyor Atakan anlamıştı. Atakan koştu, yemin ediyorum baba diyerek koştu. Belki de farkındaydı. Babası öldü. Annesi işteydi ve 4 aylık hamileydi. Kızları olacaktı. Atakan'ın babası öldü ve Atakan büyümek zorunda kaldı. Az önce onu gördüm bi avmnin önünde. Kız arkadaşının elinden tutmuş, yürüyolardı. Kocaman olmuş mavi takım elbisesiyle çok yakışıklıydı. Ölen babası gibi. Sapsarı saçları, masmavi gözleriyle büyüdükçe babasının ikizi olmuş.
Atakan, umarım hayatın çok güzel olur.